Temlik Sözleşmesi

Temlik Sözleşmesi

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/13345

K. 2011/18407

T. 22.11.2011

• TEMLİK SÖZLEŞMESİ (Davacının Davada Husumet Ehliyetinin Bulunmadığından Bahsedilemeyeceği – Davacı Aracın Kaza Anındaki Sürücüsü Olup Aracı Araç Malikine Tam ve Sağlam Bir Şekilde Teslim Yükümlülüğü Bulunduğundan Dolayı da Bu Davayı Açmak Hakkına Haiz Olduğu)

• HUSUMET (Yazılı Bir Temlik Sözleşmesi Bulunduğuna Göre Artık Davacının Davada Husumet Ehliyetinin Bulunduğu – Davacı Aracın Kaza Anındaki Sürücüsü Olup Aracı Araç Malikine Tam ve Sağlam Bir Şekilde Teslim Yükümlülüğü Bulunduğundan Dolayı da Bu Davayı Açmak Hakkına Haiz Olduğu)

• ARACI TESLİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ (Yazılı Bir Temlik Sözleşmesi Bulunduğuna Göre Artık Davacının Davada Husumet Ehliyetinin Bulunmadığından Bahsedilemeyeceği)

818/m.162,163

ÖZET : Yazılı bir temlik sözleşmesi bulunduğuna göre, artık davacının davada husumet ehliyetinin bulunmadığından bahsedilemez. Kaldı ki, davacı aracın kaza anındaki sürücüsü olup, aracı araç malikine tam ve sağlam bir şekilde teslim yükümlülüğü bulunduğundan dolayı da, bu davayı açmak hakkına haizdir. Öyle ise mahkemece, bu ilkeler doğrultusunda yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde 2.453 TL maddi tazminatın yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı dilekçesinde maddi hasarlı trafik kazası neticesinde araçta meydana gelen 2453 TL. maddi zararın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı savunmasında, davacının araç maliki olmadığını, bu sebeple de dava açma hakkının bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, araç malikinin dava dışı üçüncü kişi olduğundan dolayı aktif dava ehliyeti yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyada mevcut 30.12.2010 tarihli temliknamenin incelenmesinden, araç maliki tarafından davaya konu olay sebebiyle gerek karşı taraftan, gerekse sigorta şirketinden alınacak her türlü maddi ve manevi tazminat hakkının davacıya devredildiği anlaşılmıştır. Olay ise 2.11.2010 tarihinde gerçekleşmiştir.

B.K.nun 162. maddesi gereğince “Kanun veya akitle veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını 3. bir şahsa temlik edebilir. Aynı kanunun 163. maddesi gereğince de “Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz.

Somut olayda yazılı bir temlik sözleşmesi bulunduğuna göre, artık davacının davada husumet ehliyetinin bulunmadığından bahsedilemez.

Kaldı ki, davacı aracın kaza anındaki sürücüsü olup, aracı araç malikine tam ve sağlam bir şekilde teslim yükümlülüğü bulunduğundan dolayı da, bu davayı açmak hakkına haizdir.

Öyle ise mahkemece, bu ilkeler doğrultusunda yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın