T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/12461
K. 2013/17276
T. 2.10.2013
• İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE DAİR KARARIN GEREKÇELİ KARAR OLARAK YAZILMAMASI ( İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi Halinde Kanun Yoluna Başvurulabileceği – Bu Kararın Temyiz Denetimi Mümkün Olmadığı/Yargıtay Denetiminin Gerekçeli Karar Üzerinden Yapılması Mümkün Olduğu )
• İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ ( 6100 S.K. İle Kanun Yoluna Başvurma Olanağı Getirildiği – Tensip Tutanağı İle Reddine Karar Verilmiş Olup Ayrı Bir Gerekçeli Karar Yazılmadığından Kararı Bozulması Gerektiği )
• TENSİP TUTANAĞI İLE İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ ( İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine Dair Kararın Gerekçeli Karar Şeklinde Yazılması Gerekmekte Olup Esasen Yargıtay Denetiminin de Gerekçeli Karar Üzerinden Yapılması Mümkün Olduğu – Temyiz Denetimi Mümkün Olmadığı )
2709/m.141
6100/m. 391
ÖZET : Davada ihtiyati tedbir talep edilmiş olup, istemin, tensip tutanağı ile reddine karar verilmiş, ancak ayrı bir gerekçeli karar yazılmamıştır. HMK uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. İhtiyati tedbir kararının gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür. Temyiz edilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair kararın temyiz denetimi mümkün değildir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmesi üzerine, gerekçeli karar yazılmamış olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.06.2013 tarih ve 2013/172 esas sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : İhtiyati tedbir isteyen vekili, taraflar arasında imzalanan mamul tedarik ve satış pazarlama/ dağıtım sözleşmesine istinaden davacı tarafından T… K… markası altında üretilen her türlü içeceğin ülke sınırları içerisindeki dağıtım ve satış hakkının davalıya verildiğini, davalının sözleşme şartlarına aykırı olarak ihtiyati tedbir isteyenin markasıyla rekabet edecek T… A… markalı ürünleri davacıya karşı sahip olduğu inhisarilik ve tek dağıtım kanalı olmadan kaynaklanan hakim gücünü kullanarak piyasaya sunduğunu, ihtiyati tedbir isteyenin ürünlerinin dağıtım kapasitesini düşürdüğünü, kendi ürününü davacının T… markalı ürünü ile aynı rafta satışa sunduğu ve kendi ürününe daha fazla yer ayırdığı gibi aynı teşhir alanında bulunan ürünlerinin ihtiyati tedbir isteyeninkinden daha düşük fiyatla satışını yaptığını ileri sürerek, uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle açtığı davada, aleyhine tedbir istenenin uygulamalarının durdurulması ve dağıtılan ürünlerin toplatılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ön incelemeye hazırlık tensip tutanağı ile talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ardından ihtiyati tedbir isteyen vekilince 05/07/2013 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbir talebi yinelenmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebi yönünden ön bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiştir. Aleyhine tedbir istenen vekili, karara itiraz etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi ve belirlenen bilirkişilerden bu konuda ön rapor aldırılması hususunda 08/07/2013 günlü ara karar oluşturulmuşsa da; davalı vekilince, tensip tutanağında ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen kararın temyizi kabil olduğu belirtilerek 08/07/2013 günlü ön bilirkişi raporu aldırılması ara kararına itiraz edildiğinden, ön bilirkişi raporu aldırılmasına yönelik 08/07/2013 günlü ara karardan rücu edilmesine ve “talep yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin 25/06/2013 günlü tensip ara kararının HMK 391-3 mad. gereğince temyizi kabil olarak taraf vekillerine bu ara karar ile birlikte tebliğine karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir isteminin reddine dair kararı, ihtiyati tedbir isteyen vekili temyiz etmiştir.
1- Taraflar arasında imzalanan mamul tedarik ve satış pazarlama/dağıtım sözleşmesine aykırılık, haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle açılan davada ihtiyati tedbir talep edilmiş olup, bu istemin, tensip tutanağı ile reddine karar verilmiş, ancak ayrı bir gerekçeli karar yazılmamıştır.
HMK’nın 391/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. Ancak temyiz edilen bir kararın Yargıtay tarafından temyiz incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve süresi içerisinde temyiz edilmiş olması; ayrıca ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 391/2 maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür. 1982 Anayasası’nın 141. maddesine göre, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir. Temyiz edilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair karar, bu hususları kapsamadığından, temyiz denetimi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmesi üzerine, gerekçeli karar yazılmamış olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın ihtiyati tedbir isteyen yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir isteyen vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.